Her kent kendi kültürel varlığını üretir. Zaman içinde gerçekleşen bu birikim o kentin karakterini, kişiliğini oluşturur. Bu karakterin en gözle görünür kısmı hiç şüphesiz mimaridir. Kentlerin ete, kemiğe bürünmesini sağlayan mimari kentlilerin de yaşantısını şekillendirir. Konut bu anlamda mimari birikim içinde en öne çıkan ve en yoğun olan yapı grubudur. Gündelik yaşantımızın sığınağı, aile meclislerinin mekânı, nesillerin buluştuğu yuvadır. Bizim kültürümüzde ise ayrıca kutsaldır. Haliyle konut sadece bir barınma ya da başımızı soktuğumuz bir çatı değildir. Yaşamın geçtiği bizi biz yapan asıl dayanak noktasıdır.
Leda Kent Projesi yukarıda bahsi geçen değerler çerçevesinde kullanıcılara sunulmuş bir yaşam önerisidir. Ailenin ev içinde geçirdiği zamanı daha kaliteli hale getirme gayesi ile tasarlanmış işlevsel mekânlar, en ince ayrıntısına kadar ev yaşamını zenginleştirmek üzere, doğayı yapılı çevrenin önemli bir bileşeni halinde değerlendirmiştir. Kastamonu’nun yerleşik kültürel yapısı ve değerlerini referans alarak çevreye saygılı insan ölçeğini gözeten, yayaya duyarlı bir yapılı kent parçası oluşturmak hedeflenmiştir.
Proje kapsamında yer alan yürüyüş ve yaya alanları, araç trafiğinden arındırılarak hem çocuklara hem büyüklere, güvenli bir açık alan imkânı sunmuş, komşuluk ilişkileri evlerin mahremiyetlerini koruyacak biçimde mekâna yansıtılmıştır. Bu doğrultuda her binaya hem araç ile ulaşım imkanı sağlanmış hem de iç rekreasyon alanı yapılar arasında bir bağlayıcı unsur olmuştur. Mutfaklar bir yandan doğal ışık ve manzarayı içeri alırken bir yandan da evin hanımına kolaylık sağlayabilecek bir planda yaşama alanları ile ilişki içinde değerlendirilmiştir. Odalar evdeki her bireye uygun değer konforu sağlamanın yanı sıra ihtiyaç duyulabilecek mahremiyete de cevap veren bir planlamaya sahiptir. Özetle işlev, estetik ve sağlamlığın modern bir bileşimi projenin olmazsa olmazı olarak kullanıcı beğenisine sunulmaktadır.